Tarım-Sen Deprem Gözlem Raporu

6 Şubat tarihinde yaşanan ve 10 il, onlarca ilçe ve yüzlerce köyümüzü etkileyen depremler sonrasında aralarında üyelerimiz, örgütlenme uzmanlarımız ve sendika gönüllülerimizin olduğu heyetlerle depremin yaşandığı farklı il ve ilçelere gittik. Burada sürdürülen arama kurtarma çalışmaları, ihtiyaç duyulan gıda, hijyen, giysi ve barınma malzemelerinin dayanışmayla tedariği ve dağıtım çalışmalarını organize etmek üzere oluşturulan birimlere katıldık. Bir yandan da durum tespiti çalışmaları yaparak depremden etkilenen yurttaşların, özelde tarım emekçilerinin ihtiyaçlarını tespit etmeye yönelik çalışmalarda bulunduk. Deprem bölgesinde tarım emekçilerinin yaşadığı sorunlara dair genel gözlemlerimizi paylaşmak istiyoruz.

Öncelikle, yaşanan depremler sebebiyle köyde yaşayan pek çok yurttaşımızı kaybettik. Ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Depremler bazı köylerin neredeyse tamamını yerle bir etti, bazı köylerde ise kısıtlı tahribatlar bıraktı. Ölümlerin sebepleri arasında yıkıma bağlı can kayıpları yanında, arama-kurtarma çalışmalarının neredeyse hiç yapılamaması, enkaz altında donma, yaralı halde bekleme gibi sebepler görülmektedir. Ayrıca, ahır ve ağılların hasar alması veya yıkılması sebebiyle pek çok küçükbaş ve büyükbaş hayvanımız enkaz altında kalmış, bazıları kurtarılırken bazıları ise canını kaybetmiştir.

Depremin yaşandığı bölgeler ülkemizdeki bitkisel üretim hacminin yaklaşık %20’sini, küçükbaş-büyükbaş hayvan varlıklarının da yaklaşık %15’ini oluşturmaktadır. Bölgedeki pek çok ilde tarımsal faaliyet temel geçim kaynağıdır. Küçük çiftçilik, hayvancılık ve mevsimlik işçilik yaygındır. Deprem öncesi tarımsal desteklerden faydalanamayan küçük çiftçilerin deprem sonrasında da benzer bir süreçle karşılaştığı gözlemlenmiştir. Depremin öncesinde içinde bulunduğumuz ekonomik krize bağlı olarak yem, gübre ve mazot fiyatlarındaki artışlar, özellikle küçük çiftçilerin borçlanmasına sebep olmuştur. Ayrıca depremin yaşandığı bir çok kentte tarım arazilerinin üzerindeki yapılaşma süreçleri, küçük çiftçilerin tarımdan kopmasının yanında bir çok insanımızın da yaşamını kaybetmesinin önemli sebeplerinden biridir.

Deprem sonrası süreçte tarım ve kentleşme politikaları yaşanan yıkım ve kayıplardan ders çıkararak tasarlanmalı, emekçilerin sağlıklı barınma, beslenme, çalışma ve yaşama hakları merkeze alınmalıdır.

Genel Tespitler

1- Köylere yönelik arama-kurtarma, yardım ve dayanışma çalışmaları son derece kısıtlı kalmıştır.

Köylere yardım çalışması son derece sınırlı gerçekleşmiştir. Enkaz altında kalan köylüler yakınlarını çoğunlukla kendi imkanlarıyla çıkarmış, profesyonel ekipler çok kısıtlı bir destek sunmuştur. Pek çok köyde cenazeler köylülerin kendi imkanlarıyla defnedilmiştir. Herhangi bir otopsi süreci olmamıştır. 

Özellikle dağlık bölgelerde hava koşulları ve depremin etkisi sebebiyle köy yolları uzun süre kapalı kalmış, gerekli yardım ve destek çalışmaları köylere çok geç ulaşmıştır. En temel ihtiyaçlar olan gıda, su, giyecek, yakacak ve barınma sorunlarına henüz kapsamlı bir destek üretilmemiştir.

Günlerce yardımın ulaşmadığı köylerde kronik hasta ve yaşlı nüfusları yoğundur. Bu ihmal köylü depremzedelerin diyaliz, oksijen tüpü, tekerlekli sandalye gibi temel sağlık ihtiyaçlarını ulaşılamaz hale getirmiş, büyük acı ve sağlık problemlerine yol açmıştır. Ambulansların ulaşamadığı köylerde yaralanan depremzedeler tıbbi destek alamadan günler geçirmişlerdir.

Uzun vadede hasta bezi ve temizlik mendilleri gibi köylerde toplum sağlığını gözetmek için elzem malzemeler ihtiyaçları karşılayacak hacimde ulaştırılamamıştır. Bu durumun ihmali köylerde yeni salgın riskini gün geçtikçe perçinlemektedir.

Pek çok köyde ihtiyaçlara yönelik tedarik ve dağıtım çalışmaları gönüllülerin yüksek dayanışması ve özverisiyle gerçekleşmiştir.

2- Köylerde komşularla dayanışma ilişkisi devreye girmiştir.

Arama-kurtarma, enkaz kaldırma, cenaze çıkarma, barınma, beslenme gibi çeşitli hususlarda köylerde dayanışma ilişkilerinin devrede olduğunu gözlemledik. Örneğin güvenilir binalara yaşlı çocuk birkaç aile birlikte sığınabilmiştir. Köyde evleri olan kentte yaşayanlar da köylerine dönerek kalabalıklar halinde köy evlerine sığınmıştır. Bu durum, tıpkı pandemi sürecinde yaşandığı üzere, kısa vadeli bir çözüm olarak depremin olası etkilerinden korunmayı ifade etse de, uzun vadede köylerdeki tarım ve orman alanlarının yapılaşma riskini de barındırmaktadır. Benzer yıkım süreçlerinin yaşanmaması için tarım ve orman alanları korunmalı, barınma süreçleri üretimi ve ekolojiyi esas alan bir şekilde organize edilmelidir.

3- Köylerde talep edilen başlıca ihtiyaçların şunlar olduğu görülmüştür:

Temel ihtiyaçlar: Çadır, su, soba, odun, kömür, her türlü gıda, kıyafet, hijyen ürünleri, ilaç (özellikle çocuklar ve yaşlılar için).

Tarımsal ihtiyaçlar: Yem, saman, ilaç, jeneratör, yıkılan ahır ve ağılların yerine büyük çadırlar, tarımsal araç-gereçler.

Tarım emekçilerinin hayvancılık faaliyetlerini sürdürebilmeleri için ihtiyaç duydukları yem, hayvanların barınabilmesi için ihtiyaç duydukları çadırdan oluşan ahır düzeneği, süt sağımı için ihtiyaç duyulan jeneratör, sağılan sütlerin toplanabilmesi için de köy yollarının açık olması ihtiyacı temel ihtiyaçlar olarak ifade edilebilir.  Arıcılar arasında kovan ölümlerinin sayısının yüksek olmadığı, ancak arıcılık faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için emek gücüne ihtiyaç duyulacağı görülmüştür.

4- Büyükşehir yasası ile köylerin mahalleye çevrilmiş olması, köylere yapılması gereken destek çalışmalarını zorlaştırmıştır.

Köyler toplumsal hafızada köy olma vasfını korumaktadır. Büyükşehir yasası köylerin ihtiyaçlarının daha hızlı çözülmesine dair bir katkı sunmamıştır. Dolayısıyla, köylere yönelik ileriye dönük olası afet süreçleri için hızlı organize olabilen birimlerin oluşturulması acil bir ihtiyaçtır. Köy işleri ve orman işlerine yönelik geçmişte var olan yerel birimler bu konuda yol gösterici olabilir. Köylerde yaşlı nüfusun yoğun yaşadığı göz önüne alındığında, bu ihtiyaç kendisini daha fazla hissettirmektedir.

5- Tarım ve Orman Bakanlığı asli sorumlu ve muhataptır

Köylülerin üretim süreçlerinin düzenlenmesinde her türlü sorumluluğa sahip olan muhatap Tarım ve Orman Bakanlığı’dır. Bakanlık destek çalışmalarına çok geç başlamış, kapsamlı ve bütüncül bir destekleme politikası henüz oluşturulmamıştır. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda ÇKS (çiftçi kayıt sistemi) kaydı olan çiftçiler veya damızlık birliklerine üye olan yetiştiricilerin yem yardımlarından yararlanmalarına izin verilmiştir. Öne çekilerek önümüzdeki günlerde yapılacağı açıklanan ilaç, mazot ve nakdi destekten yine ÇKS kaydı olan çiftçiler faydalanabilecektir. Oysa Türkiye’de çiftçilerin büyük bir bölümünün ÇKS’ye kayıtlı olmadıkları bilinmektedir. Ayrıca bu desteklerin büyük çoğunluğu büyük çiftçilere yönelirken, kayıtlı küçük çiftçiler destek almakta zorlandıklarını ifade etmektedir. Bunun yanında, destekleme süreçlerinde çeşitli adaletsizlikler gözlemlenmekte, ihtiyaç sahipleri arasında makam, mevki, parti üyesi olma, bir ailenin mensubu olma gibi ayrımcılıklar yaşanmaktadır. Halihazırda kendi geçimini ancak idame ettirebilen birkaç hayvanıyla yaşayan, küçük ölçekli üreticiler destekleme mekanizmalarına neredeyse hiç erişememektedir. Yoksul köylü yıkımla birlikte daha da yoksullaşmaktadır. Yardımları düzenlemek ve icra etmekle sorumlu olan Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuda ciddi zaaflar göstermektedir.

6- Köylüler üretimi bırakmakla yüz yüzedir.

Hayvanlarını kaybeden, yeterli desteği göremeyen, hayvanlarını besleme ve sağma imkânı bulunmayan pek çok köylünün üretime devam etmesi giderek zorlaşmaktadır. Çeşitli köylerde yem bulamayan köylülerin hayvanlarını çok düşük meblağlara sattığı ifade edilmektedir. Tefeci-tüccarların depremde zarar gören üreticilerin durumlarından faydalanmaya çalıştığı gözlemlenmiştir. Hayvanlarına bakamayan ve barınma koşulları sağlanamayan köylülerin hayvanlarını satarak göç etmesi riski söz konusudur. Bu da başta üretme hakkı ve toplumun gıda güvencesi açısından son derece sorumludur.

Sonuç

Sermaye sınıfının deprem sürecini yeni bir birikim süreci olarak inşa etme çabası, köylülerin mülksüzleşmesi, üretimi bırakarak göç etmesi ve işçileşmeye zorlanması gibi çeşitli toplumsal süreçleri beraberinde getirecektir. Küçük üreticilerin bu süreçten en çok etkilenecek kesim olacağı açıktır. Bu durum tarım şirketlerini güçlendirecek, halkımızın gıda güvencesinin daha da azalacağı bir gıda krizinin derinleşmesine sebep olacaktır.

Bu süreçte köylerin ihtiyacına yönelik binlerce gönüllü çabaya şahitlik ettik. Başka bölgelerden deprem bölgesine gelip köylere yönelik gönüllü çalışmalar yapan gençler, ihtiyaç listelerini takip edip düzenleyen ve alandaki koordinasyona destek olan kent emekçileri, muhtarlarla sürekli temas halinde online ihtiyaç haritası oluşturan öğrenciler, plancılar, mimarlar, ortak sığınma alanları oluşturan muhtarlıklar, vakıflar, cemevleri…

Tarım emekçileri, köylüler, halkımızın gösterdiği bu yoğun dayanışmayı asla unutmayacak.

Sendikamız tarım emekçilerinin ihtiyaçlarını takip etmeye, koordinasyon süreçlerine destek olmaya, başta bakanlık olmak üzere ilgili faaliyetleri izlemeye ve tarım emekçileri lehine kamuoyu oluşturmaya devam edecektir.

TARIM-SEN

20 Şubat 2023

Diğer İçerikler

Son Eklenenler