Haklarımızı alana kadar mücadelemizden vazgeçmiyoruz!

Basına, kamuoyuna;

Bugün Agrobay’da işçi kıyımı ve haksızlıklara karşı yürüttüğümüz direnişin 160. günü. Defalarca kez muhatap arayıp bulamadık. Kıdem ve ihbar tazminatlarımız verilmedi, Ağustos ayı maaşlarımız verilmedi. İşten çıkarılmamızın dayandırıldığı ahlaksızlık, hırsızlık gibi davranışları kapsayan kod 46 düzeltilmedi. 

En başından beri Agrobay şirketinden yalnızca haklarımızı istedik. Bizi dinlemediler, muhatap almadılar. Muhatap alınmak için çok farklı yollar denedik. Milletvekilleri, belediye başkanları, konsolosluklar, partiler, dernekler gezdik, görüştük, dertlerimizi aktardık. TBMM’ye gittik sorunlarımıza çözüm istedik. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SGK’nın soruşturmaları oldu, katkı sunmak için müfettişlerle görüştük. Agrobay’ın ticaret yaptığı şirketlerle iletişime geçtik, gerçeklerimizi anlattık. 

Direndik. Çünkü bu işletmede yıllardır çalışarak hayatımızı verdik. Sağlığımızı verdik. Kendimizi verdik. Düştük yaralandık, zehirlendik hasta olduk, sigortalarımız yatırılmadı. Direndik. Bizden “ispatla” diyen herkese yaşadıklarımız dışında söyleyeceğimiz bir şey yok. Kalanı bu ülkenin kurumları ve yasalarının sorumluluğundadır. Direndik, direnmeye devam edeceğiz, çünkü başka yolumuz yok. 

Soralım, Agrobay işletmesinde iş kazaları ve zehirlenmeler bitmiş midir? Daha birkaç gün önce çalışan arkadaşlarımızın yaşadığı iş kazası ve zehirlenme nasıl açıklanabilir? Biz Agrobay’ın işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin tamamen sağlandığı bir işletme olmasını istiyoruz. 

Geçtiğimiz günlerde öğrendik ki Agrobay şirketi çeşitli gerekçelerle 10’dan fazla işçi arkadaşımıza 100 TL, sendika başkanına 75 bin TL, İstanbul milletvekili Sera Kadıgil’e de 100 bin TL manevi tazminat davası açmış bulunuyor. Temel gerekçe olarak şirketin itibarının zedelendiği öne sürülüyor. Yıllarca bu şirkette çalışırken yaşadıklarımızı kamuoyu önünde paylaşmanız itibar zedelemesi olarak görülüyor. Bu yanlıştır. Bugüne kadar yaptığımız eylemlerde temel amacımız hep aynı oldu. Şirketin haklarımızı vermesini istedik. İtibar zedelenmesi şirketin kendi tavrıyla ilgilidir. Bizleri bu sürece iten, muhatap almayan, yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmamıza gözyuman, ticaret yaptığı şirketlerle görüşme yapmamızı zorunlu kılan bu şirkettir. Kaldı ki, bu itibarın iade edilmesi de basittir. Açılan davalardan vazgeçip arabuluculuk işlemiyle 5 dakikada çözüme gidilebilir. Agrobay’ın hakları vermesi, üstelik işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almış bir işletmeye dönmesi, onu geçmişten çok daha itibarlı bir şirket yapacaktır.

Agrobay’ın bu tavrı, daha önce Gökan Zeybek’e verdikleri sözün çok dışındadır. Yılbaşına kadar “bir kaç işçi hariç hakları vereceğiz”, dediler. Bir kaç işçinin “kaç işçi” olduğu belirsizdi. Ne yazık ki öngörümüz haklı çıktı. Agrobay şirketi bu tavırla direnen işçileri cezalandırmak, önümüzdeki dönem işten çıkartacakları işçilere de “direnmeyin” demek istiyor. Biz bu tavrı iyi niyetli bulmuyoruz. Çünkü bir işçi sendikası olarak bizim için işçilerin hakları ve itibarları öncelikli ve esastır. 

Sendika, birlik demektir. Tarım-Sen’in işçilerin birliğinin sağlanması ve haklarının korunması dışında hiçbir çıkarı yoktur. Belki bu sizin dünyalarınız için mümkün olmayabilir, ancak sendikamız bütün faaliyetlerini gönüllülük esaslı ve dayanışmayla sürdürmektedir. Sendikamızın başta Agrobay işçileri olmak üzere, bölgedeki sera işçileri, ülke genelindeki tarım, balık, orman işçilerinin çıkarlarını savunmak temel önceliğidir. 

Bilinsin, nerede bir işçinin hakkı yeniyorsa, nerede bir işçi iş kazası geçirdiği zaman patronlar ona “perde asarken düştüm dersin” diyorsa, nerede bir işçi arkadaşımız sebepsiz işten atılıyorsa, tüm imkanlarımızla yanlarında olmaya çalışacağız. İşçiler bir araya gelip kendi haklarını koruduğu ve savunduğu zaman, işçiler birliğini oluşturduğu zaman patronlar, şirketler bunu yapamayacaklar. İşte sendika bunun güvencesidir. 

Agrobay işçileri haklarını alana kadar mücadelemiz sürecek.

Diğer İçerikler

Son Eklenenler