Tarım-Sen gönüllü ekibiyle Mart ayının 5’i ile 13’ü arasında Hatay’da üreticilerle görüşen muhabir dostumuz Sercan Engerek’in hazırladığı dosyayı ilginize sunuyoruz.
Hatay’da süt ucuz, yem pahalı, üretici zor durumda
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler ülkeyi derinden sarstı. Depremlerin en çok etkilediği illerden Hatay’da süt tedarik zinciri kırıldı. Deprem nedeniyle sütünü satamadığı için zarar eden üretici sorunu çözüme kavuşturmanın yollarını aramaya başladı. Bir süre depremzede üreticinin sütünü Sütaş aldı. Fakat daha sonra fabrika süt tedarikini durdurunca sütün alıcısına ulaşması yine sekteye uğradı. Hatay Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği (Damızlık Birliği) bazı köy ve mahallelerden süt almaya başlarken, üreticiden süt maliyetinin de altında ücretlere toplanıyor.
Ağır hasar aldığı için yem fabrikalarının üretim yapamadığı Hatay’da ahırları yıkılan, yem bulamayan süt üreticisi sağım yaptığı hayvanlarını değerinin altında elden çıkarıyor. Hayvanının önemli bir kısmını kesime göndermek zorunda kalan depremzede üretici en önemli geçim kaynağını kaybetmenin eşiğine geldi.
Depremden sonra Hatay’ın köylerinde süt üreticisinin neler yaşadığını; yem yardımındaki sorunları, süt üreticisinin depremden sonra sütünü fabrikalara neden ulaştıramadığını, deprem bölgesinden süt tedarik eden Sütaş’ın neden bölgeden çekildiğini; Tarım Bakanlığı, Damızlık Birliği ile yereldeki süt işletmeleri arasında nasıl bir kriz olduğunu araştırdık.
Düzenli ve yeterli yem yardımı yapılamadı
Hatay’daki ilk ziyaretimizi süt üreticisi Ercan Sürmeli’ye yapıyoruz. Sürmeli, Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı Kurtderesi Mahallesi’nde süt üreticiliği yapıyor. Maraş ve Defne merkezli depremlerde Sürmeli’nin iki ahırından biri ağır hasar aldı. Dört yem deposundan da üçü yıkıldı. Depremden önce 40 inek ve danası olan Sürmeli, deprem olduktan sonra hem yem bulunamadığı hem de ahırları yıkıldığı için birçok hayvanını satmak zorunda kaldığını anlatıyor.
Depremden hemen sonra zor da olsa hayvanlarını enkaz altından kurtardığını söyleyen Sürmeli, “Defne depreminden sonra birçok hayvanımı 40 bin liralara satmak zorunda kaldım. Oysa şimdi aynı hayvan 66 bin lira. Her birinden en az 25 bin lira zararım var” diyor.
Çiftçi bir ailenin üyesi olan 37 yaşındaki Sürmeli, depremde kuzenlerini kaybetmiş. Aynı zamanda matematik öğretmeni olan Sürmeli, “Hesabı kitabı iyi bilirim” diyerek depremden bu yana uğradığı zararı detaylı bir şekilde anlatırken, Hatay’da yem bulunamamasını ve süt tedarik zincirinin kırılmasını ilk sıraya koyuyor. Sürmeli, deprem sonrası yeterli yem yardımı yapılamadığı için hayvanlarının bir süre aç kaldığından söz ediyor:
“Samandağ Tarım Müdürlüğünden kayıtlı 40 hayvanıma 10 saman, iki yonca; toplamda 12 çuval yem alabildim. Bu yem 40 hayvanı en fazla iki gün idare etti. Yem bulamadığım için hayvanlarım zayıfladı. Dirençleri düşen üç inekten biri düşük yaptı. Birinin yavrusu kas gelişimini tamamlayamadı ve kör doğdu. Yavru üç gün sonra da öldü.”
Süt fiyatı düştü, yem fiyatı yükseldi
Hatay’ın un, bulgur, yem fabrikalarının bazıları depremlerde ağır hasar aldı, bazıları da tamamen yıkıldı. Şehrin hayvan yemi ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Hatay Yem Fabrikası ağır hasarlı olduğu için şu anda üretim yapamıyor. Antakya’da uğradığımız bu fabrikanın ortaklarından biri depolarındaki yemlerin enkaz altında kaldığını, fabrikaya hiçbir şekilde müdahale edemediklerini söylüyor.
Yem fabrikalarında üretim durunca Hatay’da ciddi bir yem sorunu baş gösterdi. Süt üreticisi Ercan Sürmeli, yemi depremde ağır hasarlı hâle gelen Hatay Yem Fabrikasından alıyordu. Yem kıtlığı yaşanan Hatay’da deprem olduğundan beri yem yardımı sürecini işletecek mekanizma ise kurulamadı! Sürmeli depremin ilk günlerden beri yem dağıtımının doğru dürüst yapılamadığını vurguluyor:
“Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) mahallede yem ihtiyacının tespit edilebilmesi için benden bir liste istedi. Önceki haftalarda da TKDK’ye ait yem TIR’ının Uzunbağ’a geldiğini duyduk. Başta hayvan sayısı 20’den fazla olana yedi, 20’den az olana beş çuval yem vereceklerini söylemişlerdi. Bir gittik üretici başına en fazla ‘iki çuval’ dediler. İki çuval yem hayvanlarım için iki öğün… Yani verilen miktar şaka gibi.”
Hatay’da yem bulunamadığından yem sınırlı ölçüde Adana, Antep gibi başka illerden geldiği için ilde yem fiyatları aşırı derecede artmış. “Haftalık 15 bin lira yem giderim var” diyen Sürmeli, depremin ilk üç haftasında hiç süt satamadığı için en az 70 bin lira zarara uğramış. Süt üreticisi Sürmeli, “Hadi bu kaybı bir an unutalım ama şimdi de sütü veriyoruz, parası gelmiyor. Bir de depremden önce sütü 11 liradan satıp yemi 300 liraya alıyorduk. Şu an sütün litresini 9 liraya satıp bir çuval yemi 370 liraya alıyoruz” diyor.
Samandağ’da orta ölçekte en az 30 süt üreticisi var. Her birinin önemli bir yem gideri olduğu gibi yem maliyetine ilaç ve veteriner masrafları da ekleniyor. Sürmeli, “Üretime nasıl devam edeceğim burada? Evimi mi geçindireceğim, hayvanlara mı bakacağım?” sözleriyle anlatıyor derdini.
Üreticiden TMO’ya yem çağrısı
Damızlık Birliği birkaç hafta önce telefon mesajıyla çiftçilere Toprak Mahsulleri Ofisinden (TMO) yemlik mısır geleceğini duyurdu. Sürmeli, Damızlık Birliğine evrakları teslim etmeye gittiğinde bir tonluk mısırın 5 bin 440 liraya satılacağını öğrendiğinde acı acı güldüğünü söylüyor. Çünkü diyor, Sürmeli, “TMO’nunki piyasadaki yemden daha pahalıya geliyor. Mısırı almakla iş bitmiyor ki… Bir de onu kırdırma maliyeti var. Oysa TMO’nun elinde buğdayından arpasına, mısırından ayçiçeğine kadar her ürün var. Burası deprem bölgesi. İnsanlar işini gücünü kaybetti. O ürünleri buraya göndersinler; kendi imkânlarımızla kırdıralım. Bizden illa para alacaklarsa da ürünü yarı fiyatına satsınlar.”
Sürmeli’yi asıl üzen ise depremden önce hayvanları için TMO’dan aldığı arpa parasının zorlu afet günlerinde bile ödenmesinin istenmesi olmuş.
Depremzede üretici 12 hayvana bir çuval yem alabildi
Hatay’da yem yardımındaki yetersizlik ve koordinasyon eksikliği, aksaklığın temel nedenleri olarak öne çıkıyor. Şehrin mahalle ve köylerinde küçük ve orta ölçekteki süt üreticilerinin kaderi ise ortak.
Altınözü’nde konuk olduğumuz süt üreticisi Hüseyin Türkan, depremin ilk haftalarında hayvanlarına yem bulamadığını söylüyor. Altınözü’ne bağlı Sofular köyünde 30 hayvanıyla süt üretimi yapan Sürmeli, depremlerde hasar alan ahırlarını kendi imkânlarıyla onardıklarını belirtiyor. Türkan yaşadıklarını “Depremde Hatay yerle bir oldu. Çok canlar yitirdik. Ben de 15 yaşındaki yeğenimi kaybettim. Benim ev az hasar aldı. Babamın ve dedemin evi yıkıldı. Ama işin sonunda bir de ekmeğimizden olduk” sözleriyle ifade ediyor.
Sofular köyünde 2019’daki nüfus sayımına göre 2 bin 311 kişi yaşıyor. 700 hanelik köyde en az 100 aile geçimini hayvancılıktan sağlıyor. Sofular köyünde neredeyse her evin altında bir ahır var. Küçük ölçekteki üreticiler 5-10 ineğiyle süt üretimi yapıyor. Yem bulunamayınca köyde hayvanlar ya aç kalmış ya da kesime gönderilmiş.
Türkan, hayvan yemi ihtiyacıyla Damızlık Birliğine gittiğinde ancak 12 hayvanlık yem alabilmiş. “12 hayvan için bu miktar ancak bir öğün” diyen Türkan, yem dağıtımındaki hakkaniyetsizliğe dikkat çekiyor: “Mesela köye yardım amaçlı bir TIR yem gelmiş. Bunu direkt muhtara teslim ediyorlar. Muhtarlar da bu yemi ihtiyacı olana değil de kendi çevresine dağıtıyor. Yani muhtarla bir akrabalığın yoksa ya da aran iyi değilse veya belediyeden bir tanıdığın yoksa yardımlardan faydalanmak imkânsız gibi.”
Süt üreticisi yaralarını kendi imkânlarıyla sarmaya çalışıyor
Hatay’da süt tedarik zincirinin kopmasıyla süt üreticisinin litrelerce sütü elinde kaldı. Depremden önce sütünü soğuk süt tankı bulunan toplayıcı firmalar aracılığıyla yereldeki süt işletmelerine satan üretici, süt toplayıcılarının afet ortamında devreden çıkmasıyla sütünü fabrikalara nakledemedi. Şehirde farklı büyüklükteki onlarca mandıra ise depremde hasar aldığı için süt tedarik edemez duruma geldi.
Yağ, yoğurt, peynir gibi süt ürünlerinin üretilememesinin yanında marketler, yemek şirketleri, restoranlar yıkıldığı ya da hasar aldığı için ürünlerin toptan veya perakende satışı durdu. Ayrıca Hatay’da üretilen sütün büyük bir kısmı şehre özgü lezzetlerden künefenin yapımındaki peynir için kullanılıyordu. Fakat depremden sonra künefe işletmeleri kapandığı için künefe peynirinin üretimi ve tüketimi yapılamıyor. Hatay’da sütün üretimi de pazar alanı da daraldı.
Hatay’da küçük ve orta ölçekteki süt üreticileri ürettikleri sütü depremin ilk günlerinde komşularına dağıtarak değerlendirmeye çalıştı. Daha sonra Sütaş, yereldeki Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleriyle anlaşarak deprem bölgesine destek vermek amacıyla süt alacağını açıkladı. Hatay’da Sütaş, depremin ikinci haftasından sonra soğuk süt tankı bulunan mandıralar ve süt üreticilerinden süt almaya başladı. Daha sonra ise üreticiden süt toplama işi Damızlık Birliğine geçti. Fakat Damızlık Birliğinin bünyesinde mahalle ve köylerde üretilen sütün depolanacağı soğuk süt tankları ve üreticiye lojistik destek sağlanacak araçlar bulunmuyordu.
Hatay’da depremin ilk üç haftası hiç süt satılamadı
İneklerden sağılan çiğ süt bakteri üretmemesi için sütün hızlı bir şekilde tüketilmesi ya da sütün soğuk süt tanklarında biriktirilerek süt işletmelerine ulaştırılması gerekiyor. Samandağ’da orta ölçekteki süt üreticileri soğuk süt tankı için seferberlik başlattı.
Ercan Sürmeli, mahalle ve köylerde üretilen farklı miktarlardaki sütü şehir merkezine gelen Sütaş’ın TIR’larına ulaştırabilmek için harekete geçen üreticilerdendi. Sürmeli, diğer üreticilerle bir araya gelerek Samandağ’da belli bir noktaya üç tonluk soğuk süt tankı kurarak depremdeki yıkımla gelen sorunlara atlatmaya çalıştı.
Süt tedarik zinciri kırıldığı için depremin ilk üç haftası hiç süt satamadığını belirten Sürmeli, 20 Şubat’ta 6.4 büyüklüğündeki Defne depreminin, tam da bazı mandıraların işletmelerini yeniden açmaya hazırlandığı dönemde yaşandığını aktardı. Maraş depremlerinde hasar almış olan mandıraların yeniden faaliyete geçme sürecinin bu kez tamamen tıkandığını söyleyen Sürmeli, “Çok zor günler yaşadık. Şimdi yavaş yavaş yoluna giriyor gibi. Ama işletmelere verdiğimiz çiğ sütün litre fiyatı maliyetimizi hiçbir şekilde karşılamıyor. Kendimizi idare edemez durumdayız” diyor.
Soğuk süt tankı can simidi oldu
Samandağ’da Sürmeli ve üretici arkadaşlarının, Deniz Mahallesi’ne koydukları bir ve iki tonluk süt tanklarına 30 süt üreticisi her gün süt depoluyor ve fabrikaların araçları o tanklardaki sütü gelip alıyor. Sürmeli’ye soğuk süt tanklarının hikâyesini soruyorum… Defne depreminden sonra Damızlık Birliği ile irtibat kurduklarını anlatan Sürmeli, Sütaş’ın sütü artı dört derece olması şartıyla gelip bir noktadan alabileceği yanıtını almış.
Ancak Hatay’da orta ölçekteki süt üreticilerinin her birinde soğuk süt tankı olmadığı gibi köylerde 100 ila 250 litre süt üreterek geçinenler de var. Sürmeli ve üretici arkadaşlarının tank girişimi hem orta hem de küçük ölçekteki üreticinin sütünü satabilmesini sağlamış. Sürmeli şunları söylüyor:
“Burada üreticinin sütü alıcıya doğrudan ulaştırması mümkün değil! Çünkü elinde sütü muhafaza edecek soğuk süt tankları yok. Alıcı firma da sütü tek tek bu üreticilerden toplamıyor. Dolayısıyla hem farklı adreslerde üretim yapan üreticinin sütünün bozulmadan muhafaza edileceği hem de fabrikanın gelip sütü doğrudan alabileceği bir süt tankı gerekliydi. Burada soğuk süt tankı bulunan iki arkadaşla Deniz Mahallesi’ne üç tonluk bir soğuk süt tankı koyduk. Civardaki köy ve mahallelerden üreticiler de sütü bu tanklarda depolamaya başladı. Sütaş da sütümüzü bu şekilde satın aldı.”
Defne ilçesine bağlı Yeniçağ, hanelerin 4-5 hayvanıyla süt üretimi yaptığı köylerden biri. Mart ayında bölgeyi gezerken Yeniçağ köyüne uğruyoruz… Köyün sakinleri ürettikleri sütün ellerinde kaldığını, sütü bir türlü değerlendiremediklerini anlatıyor. Ziyaretimizde köyün muhtarı Edip Yılmaz, “Üreticide toplam bir ton civarında süt var. Ancak üreticinin her gün sağdığı bu sütü, tedarik zinciri koptuğu için kimse gelip almıyor” diyor. Süt üreticiliği, Yeniçağ köyünde çiftçilik de yapan insanların diğer gelir kalemini oluşturuyor.
İki tonluk tank da Fidanlı’da kuruldu
Samandağ’ın Fidanlı köyünde süt üreticiliği yapan veteriner hekim Ali Can Güzel ise deprem olmadan önce ürettiği sütü bir mandıraya satıyordu. Sağmal olarak 16 ineği, buzağısı ve ahırında misafir ettikleriyle yaklaşık 50 hayvanı olan Güzel, ürettiği sütü Sütaş’la anlaşma yapan yine aynı mandıraya verdiğini söylüyor. Depremin ardından sütü kendine ait soğuk süt tankında muhafaza ederek mandıraya ulaştırdığını ifade eden Güzel de iki tonluk soğuk süt tankını diğer süt üreticilerine açarak onlarla dayanışmaya girmiş:
“Mandıranın sahibi kurumsal bir firmayla, Sütaş’la anlaştığını, elimdeki sütü hammadde olarak alıp yine hammadde olarak satacağını söyledi. Mandıra bu sefer sütü işlemeden toplayıcı bir firma gibi hareket edecekti. Zaten her gün çıkan sütü yoğurt, peynir yapsak da konu komşuya dağıtsak da geriye epeyi süt kalıyordu. Sonuçta ineklerimizi her gün sağmamız lazım… Artık sütü derelere döker hâle gelmiştik. Mandıranın sütü alacağını çevremdeki tüm üreticilere duyurmaya çalıştım. Benim tankı da çevremdeki süt üreticileri için bir depolama tankı olarak açtım.”
Güzel, artık heba olmasın diye sütü kendine ait soğuk süt tankına küçüklü büyüklü diğer süt üreticileriyle birlikte depolamaya başladıklarını, Sütaş’ın da sütü mandıra üzerinden alarak afet şartlarında hiç olmazsa bir tedarik zincirinin kurulduğunu anlatıyor. Süt tankına her gün iki ton sütün depolandığını, hatta süt miktarının iki tonu geçmeye başladığını belirten Güzel, “Ancak ilk zamanlar sütün litre fiyatı konusunda güvence alamadık! Litresinin 7 lira ile 10 lira arasında değişebileceğini söylediler. Sonra bir gün mandıra arayarak bıçakla kesilir gibi artık süt alamayacağını iletti” diyor.
Faturayı birlik kesmek istedi, mandıralar itiraz etti, Sütaş Hatay’dan çekildi
Hatay’da süt üreticilerinin dayanışmasıyla kurulan soğuk süt tanklarından Sütaş’ın süt toplama girişimi, ilde üretilen sütün tekrar alıcıyla ulaşmasını sağladı. Ancak bir süre sonra Hatay’da sütün üreticiden alınan litre fiyatına ilişkin spekülasyonlar ortaya çıktı ve sütün kalitesiyle ilgili çeşitli iddialar gündeme geldi. Hatay’da sütü ilk olarak mandıra işletmelerinden ve üreticiden toplayan Sütaş, 1 Mart’tan itibaren sadece Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğinin (Damızlık Birliği) kestiği müstahsil (üretici) makbuzunu kabul etme kararı aldı. 31 Mart’ta bölgeden çekilen Sütaş, Hatay’dan süt tedarikini neden durdurdu?
Sütaş, deprem bölgesindeki Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri ile protokol imzalayarak ilk süt toplama çalışmasını 9 Şubat’ta başlattı. Sütü Aksaray’daki tesislerde işlemek üzere kendi araçlarıyla mandıralar ile üreticilerin soğuk süt tanklarından alan Sütaş; Maraş, Malatya, Adıyaman ve Hatay’dan 5 bin ton süt topladı.
Depremdeki yıkım nedeniyle hayatın durduğu Hatay’da her gün sağım yapan üreticinin sütü uzun bir süre elinde kalmıştı. Tedarik zinciri kurulması için adım atılması üreticiyi sevindirirken sütün litre fiyatındaki belirsizlik Damızlık Birliği, mandıralar ve üreticiler arasında karışıklık yarattı.
Hatay’da Sütaş’ın, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğinin koordinasyonuyla mandıralar ve süt üreticilerinden aldığı sütün litre fiyatı bir süre belirsizliğini korudu. Üreticiden topladığı sütü Sütaş’a veren Antakya’da Şenköy Süt Ürünlerinin sahibi Nasır Miroğlu, “Şubat ayının sonuna kadar sütün litresi için kesin bir rakam açıklanmadı. Ödemenin ne zaman yapılacağını da bilmiyorduk. Sonra litresinin 10 lira 95 kuruştan alınacağını öğrendik. Ondan sonra biz de üreticiden sütün litresini 10 ila 10,5 liraya topladık” diyor.
Hatay’ın Defne ilçesinde süt üreticisi Ali Can Güzel, depremden sonra sütünü 20 gün boyunca 8 lira 50 kuruşa vermek zorunda kaldığını, daha sonra bu rakamın 9-9,5 lira bandına çıktığını belirtiyor.
Samandağ’ın Deniz Mahallesi’ne kurdukları tanka süt nakleden 30 üreticiden biri olan Ercan Sürmeli ise sütünü 20 Şubat Defne depreminden itibaren Damızlık Birliği aracılığıyla sattı. 20 Mart’ta Damızlık Birliği üzerinden ödeme aldığını söyleyen Sürmeli “İlk ödemeyi 50 kuruşluk bir komisyon kesintisiyle almış olduk. Bir de soğutma tanklarının temizliği, elektriği için harcadığımız bir meblağ var. Oradan da 50 kuruş kesildi. Sütün litresi 10 liraya düştü” diyor.
Sütü mandıra toplarken Damızlık Birliği fatura kesmek için devreye girdi
Hatay’da Şenköy Süt Ürünleri işletmesi gibi Sütaş’ın süt alım sürecinde üreticiden süt toplayan en az üç mandıra var. Şenköy Süt Ürünleri, 1 Mart’a kadar Sütaş’a 280 bin ton süt verdi. İşletme sütün litre fiyatı belli olduktan sonra üreticiden sütü 10 ila 10,5 liraya topladığını bildirdi.
Şubat ayını içeren süt için Sütaş’tan ilk ödemesini alan Şenköy Süt Ürünlerinin sahibi Nasır Miroğlu, “İşletmemizden sütün litresinin 10 lira 90 kuruşa alınacağını çok sonra öğrendik. Fiyatın geç açıklanmasındaki sorunun nereden kaynaklandığını bilmiyorum ama bu süreçte sütü toplamak için sahaya kendi araçlarımız çıktı. İşletmemiz tam bir süt toplama merkezine döndü, ki depremin ilk günleri… Elektrik yok! Jeneratörü kendi imkânlarımızla elde ettik! Jeneratöre mazotu bile zor bulduk! Sütü bu zorlu şartlarda topladık” diyor.
Şubatta Sütaş’a verdiği sütün faturasını kendi işletmesinin kestiğini söyleyen Miroğlu’na, müstahsil (üretici) makbuzunu 1 Mart’tan itibaren sadece Damızlık Birliğinin keseceği bildirilmiş. Asıl sorunun o tarihten sonra başladığını dile getiren Miroğlu şunları söylüyor:
“Aslında Sütaş’ın sütü bizden alması işi gittikçe oturmaya başlamıştı. Ancak daha sonra Damızlık Birliği bu süreci kendi üzerine almak istedi. ‘Ödemeyi üreticinin hesabına birlik yapacak. Faturayı da birlik kesecek’ denildi. Sütü araçlarımızla biz topluyoruz. Bütün masrafları bize ait. Sütaş’a faturayı bizim kesmemizin daha doğru olacağını ilettik. Ancak bir çözüm bulunamadı.”
Tarım Bakanlığı, sütü doğrudan Damızlık Birliğinin toplamasını istemiş
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ile protokol imzalayan Sütaş, depremin ikinci haftasından itibaren Hatay’dan 2 bin ton süt tedarik etti. Süreci yöneten Sütaş yetkilisi Musa Öztürk, sütün litresini 11 liradan aldıklarını ancak toplayıcıların ilk zamanlarda üreticiye 8-8,5 lira fiyat açıkladığını söylüyor. Ulusal Süt Konseyinin 2023’te güncellemediği sütün üreticiden toplama fiyatı ise hâlâ 8 lira 50 kuruş. Sütaş yetkilisi Öztürk Hatay’dan süt tedarik sürecine ilişkin şunları söylüyor:
“Biz destek amaçlı olarak sütü ilk olarak paydaşımız olan mandıralardan aldık. Sonra sütün kalite değerleriyle ilgili sorunlar tespit ettik. Süte çeşitli kimyasallar katıldığını gördük. Bir de sütün litresini 11 liradan aldık ama üreticiye 8 lira gibi bir rakam açıklanmış. Üretici fiyatını yönetmemiz gerektiğini düşündüğümüz için de konuyu Tarım Bakanlığı ile istişare ettik. Tarım Bakanı Vahit Kirişçi’nin ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bilgisi dâhilinde olan bir süreçti… Tarım Bakanlığından sütün direkt Damızlık Birliğinden alınması yönünde bir eğilim çıktı. O güne kadar mandıraların kestiği faturayı artık müstahsil makbuzu şeklinde Damızlık Birliği kesmeye başladı. Üreticiye ücret havalesini de birlik üzerinden yaptık.”
Sütaş yetkilisi: Süt Aksaray’daki işletmeye kadar eskiyor
1 Mart’tan itibaren Sütaş, sütü Hatay Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği üzerinden almaya başladı. Ancak birliğin bünyesinde mahalle ve köylerde üretilen sütün depolanacağı soğuk süt tankları ve üreticiye lojistik destek sağlanacak araçlar yoktu. “Bu süreçte Hatay’ın belli noktalarına soğuk süt tankları konulması için uğraştık” diyen Öztürk, bölgeden süt alımını neden durduklarını ise şu sözlerle anlatıyor:
“Çiğ süt durdukça bakteri üreten bir ürün. Bir an önce üretim yerinden alınıp taşınarak işlenmesi gerekiyor. Bizim en yakın fabrikamız Aksaray’da. Hatay’dan sütü oraya naklediyorduk. Bu lojistikle süt eskiyor! Sütün hijyen ve kimyasal kalitesinin çok iyi olması lazım ki, ben bu sütü taşıyayım.”
Öztürk, “Biz zaten depremzede üreticiye destek için Hatay’a gelmiştik. Üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyorum. Bölgeden süt tedarikinde diğer işletmeler de taşın altına elini koymalı” diyor.
Hatay’da sütün litre fiyatındaki bilmece çözülemiyor
Depremlerden sonra süt tedarikinin sekteye uğradığı Hatay’da süt toplamak için devreye giren Damızlık Birliğinin fiyat politikasından depremzede üretici memnun kalmadı. Sütaş’ın süt toplamaya başladığı ilk haftalarda sütün litre fiyatıyla ilgili yaşanan sorunlar birlik devreye girdikten sonra da devam etti.
Üretici, yaklaşık bir buçuk aydan beri Damızlık Birliğine verdiği sütün litre fiyatını ödemeyi aldığında öğrenebildi. Sütün üreticiden alınan litre fiyatı 11 liranın altında kalırken deprem sonrası ikinci dönem ödemesini alan üreticiye sütün litresi başına farklı ücretler ödendi. Hatay’da üreticiler ve mandıra sahipleri eksik ödeme yapılmasından şikâyetlerini dile getiriyor. Öte yandan üretici, sütün düzenli periyotta toplanmadığını belirtiyor.
Sütaş’ın bölgeden çekilmesiyle Hatay’daki süt tedarikini Damızlık Birliği üstlenmiş. 1 Mart itibarıyla üreticiden süt toplamaya başlayan birlik üreticiye sütün litre fiyatına ilişkin net bir fiyat açıklamadığı için fiyattaki belirsizlik gizemini korudu. Üretici mart ayında verdiği sütün ücretini almaya başladıktan sonra öğrendi. Süt üreticilerine litre başına ödenen tutar, Ulusal Süt Konseyinin 9 lira 83 kuruş olarak açıkladığı bir litre çiğ süt maliyetinin bile altında kalmış oldu.
Samandağlı süt üreticisi Ercan Sürmeli “20 Nisan’da yapılan havalede sütün litresinin 9 lira 75 kuruş üzerinden değerlendirildiğini gördük. Ancak bu fiyatların daha da düşeceğinden kaygılıyız” diyor. Samandağ’ın Fidanlı köyünde sütünü bir mandıra üzerinden değerlendiren Ali Can Güzel’e ise mart ayında alınan süt için litre başına 9 lira 50 kuruş üzerinden ödeme yapıldı.
Depremde en çok binanın yıkıldığı şehir merkezlerinden Antakya’da faaliyet gösteren Şenköy Süt Ürünlerinin sahibi Nasır Miroğlu, mart ayında işletmesinin Damızlık Birliğine verdiği 80 bin ton süt için hesabına yatırılan tutarın eksik olduğunu söylüyor. Ödemesini 19 Nisan’da aldığını belirten Miroğlu, “Sütün litresinin 10 lira 95 kuruş olduğu taahhüt edilmişti. Önce litre başına 10 lira 30 kuruş ödeme yapıldı. Sonra litre başına bir 20 kuruş daha eklendi. Ama her bir litreden 45 kuruş açık çıkıyor. Bugün 70 bin liraya yakın bir zararım var” diyor.
Damızlık Birliği Başkanı: Sütün litresini 10.5 liradan topladıklarını savunuyor
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Lütfi Danahaliloğlu’na Hatay’da birliğin üreticilerden topladığı çiğ sütün litre fiyatını sorduk. Danahaliloğlu, günde 15-20 ton arasında süt topladıklarını açıklayarak “Damızlık Birliği olarak soğutulmuş sütün litresini üreticiden 10 lira 50 kuruşa, sıcak sütü ise 10 liraya alıyoruz” dedi.
Sütün litresindeki fiyat tutarsızlığı nereden geliyor? Damızlık Birliği Başkanı Danahaliloğlu, sağlıklı bir süt toplanamadığını söylerken bunun nedenini de depremde hayvanların travma yaşamasına bağlıyor. Danahaliloğlu şunları söylüyor: “Topladığımız sütün çoğu antibiyotikli süt. Sütün normalde 6.3-6.7 olması gereken asit değeri 6.40 çıkıyor. Bu sütü benim kullanma şansım pek yok. Örneğin topladığımız sütün 7-8 tonu antibiyotikli çıktı. Bu sütün hepsini dökmek zorunda kaldık. Bu durum bize maliyetiyle ciddi bir yük getirdi. Afet süreci… Sürekli elektrikler kesiliyor. Soğuk süt tankları çalışmayabiliyor.”
Sütün yüzde 60’ıyla künefe peyniri yapılıyordu
Depremlerden sonra Hatay’da sütün pazar alanının daraldığını anlatan Danahaliloğlu, daha önce Hatay’da üretilen sütün yarısından fazlasının künefe peyniri yapımında kullanıldığına dikkat çekiyor. “Depremden önce 400 ton süt çıktığında bunun yüzde 60’ıyla künefelik peynir yapılıyordu” diyen Danahaliloğlu, deprem nedeniyle tesisler hasar aldığı, künefe üretimi durduğu için şimdi böyle bir tedarik zincirinin kalmadığını not düşüyor.
Danahaliloğlu, “Antakya diye bir şehir yok artık. Künefe sektörünün işlemez hâle gelmesi epeyi bir sıkıntı yarattı. Dolayısıyla sütü direkt sofralarda kullanılacak peynir, kaşar, yağ, yoğurt gibi ürünlerin hammaddesi olarak değerlendirmeye çalışıyoruz” diyor.
Süt toplama işi aksıyor; üretici sütün litre fiyatına tepkili
Hatay’da konuştuğumuz küçük ve orta ölçekteki süt üreticileri ise teslim ettikleri sütün kalitesinden emin konuşuyor! Üretici Ercan Sürmeli, Sütaş bölgeden çekildiğinden beri 30 üreticiyle birlikte sütünü Damızlık Birliğine veriyor. Ancak rutin zamanda Damızlık Birliğinin bazen araç bozulduğu veya tankta sorun olduğu gerekçeleriyle süt toplamamasına öfkeli. “Her gün 2,5 ton süt üretiyoruz. Mesela bayram sürecinde süt toplanmadı. Birlik de Sütaş gibi ‘sütün yağının az olduğu’ bahanesini öne sürüyor” diyen Sürmeli, ürettikleri sütün kalitesinde ise iddialı:
“Damızlık Birliği birçok noktadan süt topluyor. O tanklardaki sütün durumunu bilmiyorum ama bizim tankımızdan çıkan süt belli. Birlik seyyar tankıyla gelip sütün derecesini ölçerek bizden alıyor. Sütün içinde antibiyotik varsa ya da sütün yağ oranı düşükse zaten almıyor! İstedikleri yerde yine ölçümlerini yaparız. Yağ oranı 3.9’un altında çıkarsa almaz. Alacaksa da ona göre fiyat verir. Bu tanka günde 3 ton süt birikiyor. Biz sütümüzün arkasındayız. Sen başka tanklardan yağı alınmış, tabiri caizse süt yerine su alıyorsan bu bizim suçumuz mu? Böyle deyince Damızlık Birliğindeki yetkililer ‘Bunun peşinde biz mi koşacağız?’ diyorlar. Ben mi koşacağım… Damızlık Birliği aslında sütümüzün fiyatını kırmaya yönelik bir politika uyguluyor. Sütün litrede taban fiyatı 11 lira. Yahu biz zaten zar zor ayakta duruyoruz. 9 lira 75 kuruş nedir?”
Depremin ilk haftaları sütün litresi Arsuz’da 7, Altınözü’nde 8 liradan toplandı
Günlük 250 litre süt üreten Hüseyin Türkan da sütün litre fiyatının düşük tutulmasından şikâyet ediyor. Depremden önce sütün litresini 9 ila 10 liraya sattıklarını belirten Türkan, “Depremden sonra sütün litresi 6 liraya kadar düştü. Şimdi ise kapıdan 8 liraya topluyorlar. Sütü maliyetinin bile altında rakamlara satmak zorunda kalıyoruz. Depremden bugüne en az 100 bin lira açığım var. Bu parayı bir yılda bir arada göremeyen insanlarız. Antakya’da her yer kapalı. Başka bir iş yapmamız da mümkün değil! Tek çare yine hayvanlarımız” diyor.
Hatay’da süt üreticisi üretime çok çetin şartlarda devam ediyor. Yerel kaynakların verdiği bilgiye göre, Samandağ’da hayvan sayısı 14 bin 500’den 12 binin altına; Defne’nin Hancağız Mahallesi’nde 260’tan 114’e düştü. Hancağız’da 13 süt üreticisinden geriye ise yedi üretici kaldı. Sütün litresini maliyetinin çok altında satmak zorunda kalan üretici gelir-gider dengesizliği nedeniyle ancak hayvanlarını satarak maliyetini karşılamaya çalıştı.
Hatay’ın Arsuz ilçesine bağlı Konacık köyünde sekiz ineğiyle süt üretimi yapan Mehmet Uzun, her gün 200 litre civarında ürettiği sütün litresini 7 liradan Arsuz’daki bir mandıraya satıyor. İneğinden sağdığı sütün kalitesinden emin olan Uzun, “İnekten nasıl sağıyorsak o şekilde toplayıcıya veriyoruz. Zaten sütümün iki haftada bir kalite değerlerine bakıyorlar. Ama toplayanlar sütün yağını çekmek gibi bir hile yapıyorlarsa onu bilemem” diyor.
Uzun, süt verdiği işletmeden aynı zamanda yem de satın alıyor. Ancak o da sütün maliyetinin yem giderini karşılayamamasından dertli: “Deprem sonrası devletten hiç yem yardımı alamadık. Bari sütü değerinde alsalar… Litresi 9-10 lira bile olsa elimiz biraz rahatlar.”
Hayvanların iyi beslenememesi sütün kalitesini düşürüyor
Ulusal Süt Konseyi bir litre sütün maliyetini 9 lira 83 kuruş olarak açıklıyor. Konseyin verilerine göre ocak ayında kilosu 6 lira 88 kuruş olan karma yemin kilosu 7 lira 14 kuruşa, kilosu 5 lira 30 kuruş olan yoncanın kilosu 6 lira 20 kuruşa yükseldi. Samandağ’da süt üreticisi Ali Can Güzel, aynı zamanda veteriner hekimlik yapıyor. Hatay’ın köylerini adım adıma bilen Güzel, artan maliyetler ile sütün kalitesi arasındaki paralelliğe dikkat çekiyor. Güzel, “Hayvanları yeterince besleyemediğimiz için -ki bu depremden önce de böyleydi- hayvandan alınan sütün kalitesi düşebiliyor” diyor. Güzel şunları söylüyor:
“Ben hekimim. İneğimi düzgün beslersem sütün kalitesinin de o kadar artacağını biliyorum. Hayvanı kaliteli beslerseniz kaliteli süt alırsınız. Ama kaliteli beslemek için de daha iyi yem kullanmanız gerekir. Bunun da bir maliyeti var. Bu bir bütçe işi. Süt satışı ile yem gideri dengesine baktığınızda hep zararda oluyorsunuz. Dolayısıyla üretici de günü kurtarmanın derdinde. İşin sonu artık ‘ucuza besleyeceğim, süt de ucuz olacak ama denge tutacak’ mantığına geliyor.”
“Sütün litresi en az 12 liradan toplanmalı”
Veteriner hekim Ali Can Güzel, konuyu kendi gelir-gider tablosuyla örneklendiriyor. İşletmesi kira olan Güzel, ayda 8 bin lira kira gideri, 10 bin lira da bakıcı maaşı ödüyor. Ahırında yaklaşık 50 hayvanı olan Güzel’in aylık geliri 80 bin lirayken, gideri 115 bin lira seviyesinde. Güzel “Her ay 30 bin lira açığım var. Ben bu açığı buzağılarımı satarak kapatacağım mecburen. Ayrıca yıllardır veteriner hekim olarak çalışıyorum. Bir kısmını da klinik muayenelerinden kazandığımla karşılayacağım. Eğer ben ayakta durmakta güçlük çekiyorsam başkasının durabileceğini hiç sanmıyorum” diyor.
Hekim ve süt üreticisi Güzel, sütün litresinin ise üreticiden en az 12-13 liradan toplanması için çağrı yapıyor. Bu tutarların altındaki rakamı, Hatay’da süt üreticiliğinin bugünü ve yarını için büyük bir tehdit olarak görüyor.
İzmir’de 11.9 liraya toplanan sütün litre fiyatı Hatay’da 8.5 liraya kadar düşüyor
Her yıl çiğ inek sütünün üreticiden alış fiyatını ilân eden Ulusal Süt Konseyi, 2023 yılı için sütün taban fiyatını bu kez güncellemedi. Pek çok ilde sütün taban fiyatı hâlâ 15 Ekim 2022’de açıklanan 8 lira 50 kuruş üzerinden uygulanıyor.
Üretici Ali Can Güzel, ürettiği sütü bugün hâlâ bir mandıraya veriyor. Güzel, el değmemiş soğuk sütünün litresinin 10 lira 50 kuruştan işlem gördüğünü söylüyor.
Damızlık Birliği ise sütün litresini bugün 10 lira 50 kuruştan topladığını savunuyor. Ancak önceki başlıklarda ele aldığımız üzere Damızlık Birliğine süt veren üreticiye ödenense bu ücretin altında.
Hatay’da hâlâ yerel toplayıcılar yağı alınmamış sütü 8 lira 50 kuruşa, yağı alınmış sütü ise 7 liraya topluyor.
Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Ahmet Erken ise 1 Ocak 2023 itibariyle üreticiden alınan bir litre süt fiyatının 50 kuruş devlet desteğiyle birlikte 11 lira 50 kuruş olacağını duyurmuştu. İzmir’in Tire ilçesindeki Süt Kooperatifi, çiğ sütün litresini üreticiden 11 lira 90 kuruşa satın alırken, Çanakkale Biga’da sütün litresi üreticiden 12 liraya alınıyor.
Hatay’da mandıralar tamamen açık değil ve açık olanlar da tam kapasite ile çalışmıyor. Market zincirinin kurulamaması, künefe sektörünün faaliyete başlayamaması nedeniyle sütün iç piyasadaki talebi hâlâ artmış değil.
Sonuç itibarıyla Hatay’da sütün litre fiyatındaki düşüklük depremdeki yıkımla paralel. Ancak üreticiden toplanan el değmemiş sütün litre fiyatındaki tutarsızlık, Damızlık Birliğinin fiyat politikası Hataylı süt üreticisinin en temel sorunları olarak öne çıkıyor.